بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهْدَ ٱللَّهِ مِنۢ بَعْدِ مِيثَٰقِهِۦ وَيَقْطَعُونَ مَآ أَمَرَ ٱللَّهُ بِهِۦٓ أَن يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِى ٱلْأَرْضِۙ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمُ ٱللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوٓءُ ٱلدَّارِ ٢٥

Amma Allah’ın ahdini misak ile tevsık ettikten sonra nakzedenler ve Allah’ın raptedilmesini emrettiği rabıtaları koparanlar ve yer yüzünü fesada verenler, işte bunlar, lânet onlara, ve yurdun kötüsü onlara.

– Elmalılı Hamdi Yazır

ٱللَّهُ يَبْسُطُ ٱلرِّزْقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقْدِرُۚ وَفَرِحُواْ بِٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا وَمَا ٱلْحَيَوٰةُ ٱلدُّنْيَا فِى ٱلْءَاخِرَةِ إِلَّا مَتَٰعٌ ٢٦

Allah dilediği kimseye rızkı genişletir, daraltır da, onlar ise dünya hayat ile ferahlamaktalar, halbuki dünya hayat âhiretin yanında bir yol azığından ibarettir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَيَقُولُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْلَآ أُنزِلَ عَلَيْهِ ءَايَةٌ مِّن رَّبِّهِۦۗ قُلْ إِنَّ ٱللَّهَ يُضِلُّ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِىٓ إِلَيْهِ مَنْ أَنَابَ ٢٧

Yine o küfredenler diyorlar ki: Ona Rabbin’den bir âyet indirilseydi ya! De ki, hakikat Allah dilediği kimseyi şaşırtıyor kime de gönül verirse kendini hidayet buyuruyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ ٱللَّهِۗ أَلَا بِذِكْرِ ٱللَّهِ تَطْمَئِنُّ ٱلْقُلُوبُ ٢٨

Onlar ki iman etmişlerdir ve kalbleri Allah’ın zikri ile yatışır, evet Allah’ın zikriyledir ki kalbler yatışır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ طُوبَىٰ لَهُمْ وَحُسْنُ مَـَٔابٍ ٢٩

Onlar ki iman etmişlerdir ve salih ameller işlemektedirler, ne hoş, tubâ onların, istikbal güzelliği onların.

– Elmalılı Hamdi Yazır

كَذَٰلِكَ أَرْسَلْنَٰكَ فِىٓ أُمَّةٍ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهَآ أُمَمٌ لِّتَتْلُوَاْ عَلَيْهِمُ ٱلَّذِىٓ أَوْحَيْنَآ إِلَيْكَ وَهُمْ يَكْفُرُونَ بِٱلرَّحْمَٰنِۚ قُلْ هُوَ رَبِّى لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ مَتَابِ ٣٠

İşte böyle kendilerinden evvel nice ümmetler geçmiş olan bir ümmet içinde gönderdik ki onlar rahmana küfredenlerken sen onlara karşı sana vahyettiğimiz kitabı okuyasın, de ki: o Rahman benim Rabbim, ondan başka ilâh yok, ben ona dayandım tevbem de onadır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَوْ أَنَّ قُرْءَانًا سُيِّرَتْ بِهِ ٱلْجِبَالُ أَوْ قُطِّعَتْ بِهِ ٱلْأَرْضُ أَوْ كُلِّمَ بِهِ ٱلْمَوْتَىٰۗ بَل لِّلَّهِ ٱلْأَمْرُ جَمِيعًاۗ أَفَلَمْ يَاْيْـَٔسِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَن لَّوْ يَشَآءُ ٱللَّهُ لَهَدَى ٱلنَّاسَ جَمِيعًاۗ وَلَا يَزَالُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ تُصِيبُهُم بِمَا صَنَعُواْ قَارِعَةٌ أَوْ تَحُلُّ قَرِيبًا مِّن دَارِهِمْ حَتَّىٰ يَأْتِىَ وَعْدُ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُخْلِفُ ٱلْمِيعَادَ ٣١

Bir kuran, onunla dağlar yürütülse veya onunla arz parçalansa veya onunla ölüler konuşturulsa! Fakat bütün emir Allah’ın, daha iman edenler, kâfirlerden ümidi kesip anlamadılar mı ki Allah dilese idi elbette insanlara hep birden hidayet buyurdu, o küfredenler onların kendi san'atlar ile başlarına musîbet inip duracak veya hud yurtlarının yakınına konacak, nihayet Allah’ın vaadi gelecek, her halde Allah miadını şaşırmaz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدِ ٱسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِّن قَبْلِكَ فَأَمْلَيْتُ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْۖ فَكَيْفَ كَانَ عِقَابِ ٣٢

Kasem olsun ki senden evvel ki peygamberlerle istihza edildi de ben o küfredenlere bir müddet meydan verdim sonra da tuttum ikaba çektim, o vakit ikabım nasıl oldu?

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَفَمَنْ هُوَ قَآئِمٌ عَلَىٰ كُلِّ نَفْسٍۭ بِمَا كَسَبَتْۗ وَجَعَلُواْ لِلَّهِ شُرَكَآءَ قُلْ سَمُّوهُمْۚ أَمْ تُنَبِّـُٔونَهُۥ بِمَا لَا يَعْلَمُ فِى ٱلْأَرْضِ أَم بِظَٰهِرٍ مِّنَ ٱلْقَوْلِۗ بَلْ زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ مَكْرُهُمْ وَصُدُّواْ عَنِ ٱلسَّبِيلِۗ وَمَن يُضْلِلِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِنْ هَادٍ ٣٣

Böyle her nefsin bütün kazanciyle üzerinde kaim olan zata küfredilirmi? tuttular Allah’a şerikler koştular, de ki: Söyleyin bakalım onların isimlerini, ya ona bu arzda bilmediği bir şeymi haber vereceksiniz? Yoksa manâsı yok sırf zahirî bir lâf mı? Doğrusu küfre saplananlara mekirleri hoş gösterildi ve hak yolundan saptırıldılar, her kimi de Allah saptırırsa artık onu yola getirecek yoktur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

لَّهُمْ عَذَابٌ فِى ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَاۖ وَلَعَذَابُ ٱلْءَاخِرَةِ أَشَقُّۖ وَمَا لَهُم مِّنَ ٱللَّهِ مِن وَاقٍ ٣٤

Onlara dünya hayatta bir azâb vardır, Âhiret azâbı ise elbette daha zorlu, onları Allah’dan vikaye edecek de yoktur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

مَّثَلُ ٱلْجَنَّةِ ٱلَّتِى وُعِدَ ٱلْمُتَّقُونَۖ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُۖ أُكُلُهَا دَآئِمٌ وَظِلُّهَاۚ تِلْكَ عُقْبَى ٱلَّذِينَ ٱتَّقَواْۖ وَّعُقْبَى ٱلْكَٰفِرِينَ ٱلنَّارُ ٣٥

Müttekilere vaadolunan cennetin temsili; altından ırmaklar akar, yemişleri daim, sayesi de, bu işte takva yolunu tutanların ukbası, kâfirlerin ukbası ise ateş.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu